Hiçliğin nehrine yüzlerce; hatta binlerce şişe, geriye ne kaldı, ne getirdi? Hiç bir şey...
İçkiler; seller, sular gibi aktı, akmaya devam da ediyor, pişman mısın diye sorarsanız; bir gramından bile pişman değilim...
Hiçliğin nehrine, ömrüm elverdiği sürece içkileri akıtmaya söz verdim. Bundan da zevk ve onur duyuyorum ayrıca...
Büyük üstad, Charles Bukowski'nin 94'te yayımlanan son kitabı Pulp'ta kitabın sonlarına doğru uzaylı kadın; şimdi neden bu kadar çok içtiğini daha iyi anlıyorum, başka türlü katlanılmaz bu dünyaya gibi bir şey söylüyordu sanki...
Ne yazık ki; bazıları anlamasa da, bu dünyaya başka türlü katlanmak bence zor; en azından akşamları bunu yatıştırmak gerekli...
Konumuzun dışına çıktık gene; Evan Abeele, elektronik, drone, biraz da elektornikle neo klasik arasında müzik icra eden bir dostumuz...
Düşündürücü etkiye sahip müzik; bir yandan huzur verirken diğer taraftan olumlu ve değişik düşünmemizi de sağlıyor. Diğer paylaştığım gruplar gibi karamsar değil, tam aksine hissettirdiği duygularla yaşama bağlanmanızı sağlayan bir içeriği var.
Albümden örnek parçalar bandcamp üzerinden dinlenilebilir... Ben de hiçliğin nehrine, sabahın yedisinde şişeleri akıtmaya devam edeyim. Nasıl olsa hiç bir işe yaramayacak...
http://evanabeelemusic.bandcamp.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder