2012 yılı, uzaktan bakılınca sönük geçmiş gibi görünse de; biraz daha dikkat edip, çıkan albümlere tekrardan göz atınca, benim için çok da sönük geçmediğini söyleyebilirim; hatta, her yıl senenin son günlerine bırakırım bu liste hazırlama işini. Bu sene de, sona ermesine on gün kalmasına rağmen, yeni albümler çıkmaya devam ediyor ve benim de listem gittikçe karmaşık bir hale geliyor. Bunun haricinde, bandcamp ve soundcloud'ın ''streaming'' müzikte epey öne geçtiğini hatırlatmama gerek yok sanırım. Bandcamp devrim yapmak üzere bile... Birçok yeraltı müzik grubu buradan albümlerini paylaşıyor, dağıtımını ve satımını gerçekleştirip, dinleyici kitlelerini artıyorlar. Soundcloud ise, yıllardır yükselen değerlerden biriydi; artık en bilinen müzik grupları bile, parçalarını ilk önce soundcloud'dan paylaşıyor, reklamını yapıyor. Bir de; youtube üzerinden telif hakları konusunda bazı sorunlar yaşandı. Örneğin, yüklediğiniz bir video, plak şirketi tarafından kolaylıkla silinip, üyeliğiniz bile iptal edilebilirken, diğer yandan kullanıcılar büyük grupların albümlerini tek bir dosyaya ekleyerek youtube ile paylaşabiliyorlar. Plak şirketlerini ve telif haklarını anlamak da oldukça güç bence. Bir diğer aklıma gelen nokta da, megaupload'ın kapatılması oldu. Ayrıca, mediafire üzerinden link ekleyen /yükleyen bloglar da bunlardan nasibini almış oldu. Mediafire da son zamanlarda telif hakları dolayısıyla birçok dosyayı siliyor. Yeraltı müziklerine ağırlık veren bloglar da bundan etkilenmiş oldu böylece, ister istemez. Kafamda kalan 2012 ile diğer önemli iki konu da, eski grupların ve rock müzik çatısı altında birden çok grubun yeni albüm çıkarması veya büyük grupların tekrardan birleşmesi oldu. Bir diğeri de, uzun zamandır sezinlediğim ve üstüne gittiğim bir konu olan doom müziğin inanılmaz gelişimi, dinleyicilerin rağbeti, plak şirketlerinin bu tür gruplara da artık yer vermesiydi.
Listede sıralama yok; sadece şimdiden belirtmemin faydası var, yılın albümü OM - Advaitic Songs; fakat bu çalışmaya ait örneğe son bölümde yer vermeyi düşünüyorum. Onun haricinde, tür ve tarz farkı yapmadan parçaları dinlemeye çalışırsanız, daha güzel olabilir. Tek başıma ve tam bir yıl boyunca bu listeleme işini büyük bir titizlikle gerçekleştirdim. Yetiştirmem ve hazırlamam gereken ciddi bir çalışma olmasına rağmen, blog sayfamı yılın şu son zamanlarında ihmal etmek istemedim; zaten hazırladığım çalışma için de bana yardımcı oldu bu liste. Şimdiden herkese iyi dinlemeler. Bazı bölümlerde yazı hiç olmayacak, genellikle youtube ve bandcamp üzerinden paylaşacağım albümleri, umarım geçtiğimiz 2010 ve 2011 yıllarında olduğu gibi hazırlamış olduğum liste hoşunuza gider.
Son açıklama:Bu liste, tamamıyla kişisel müzik zevkimden oluşmaktadır; genellikle de doom, stoner, sludge, noise, psychedelic, experimental vb. türler ağırlıklı olup, değişik müzik tarzlarına örnek veren bir çeşitleme örneğidir.
Arc of Ascent - The Higher Key
Doom metalin son yıllarda popülerleşmesine ait güzel örneklerden biri. Stoner / doom ve psychedelic rock'ın mükemmele yakın sentezi.
Occult rock, doom rock'ın 2010 sonrası yeniden doğuşuna örneklerden biri de, Finlandiyalı toplulukJess And The Ancinet Ones. Eksikleri olsa da, zamanla daha iyiye gideceklerinden şüphem yok.
Creature with the Atom Brain - The Birds Fly Low
Stoner rock'ın deneysel sesi Belçikalı Creature with the Atom Brain, psychedelic ve post punk, noise rock müziklerden de ilham almış. Yeraltından güzel bir albüm.
Moskova'dan; stoner, doom, occult doom metalin son yıllardaki en iyi örneklerinden; geçmişe ve köklerin dönüşüne şahit olduğumuz 2012'nin gizemli, yeraltı albümlerinden biri.
Bereft - Leichenhaus
Intronaut, Abysmal Dawn ve Faceless gruplarının üyelerinden, funeral, doom ve death metale yakın bir çalışma. 2012'nin gizli cevherlerinden biriydi.
Willamette - Always in Postscript
Ciddi ve derinlemesine düşünmeme gereken bir okumam olduğunda asla müzik dinlemem; bunu da ancak Willamette gibi, muazzam drone, ambient müziklerle bozarım sadece. Dinlerken düşüncenin dibine sürükleyen, şişenin dibini gösteren, saatin kaç olduğunu unutturan, ''neredeyim ve ne yapıyorum ben''e getiren, muazzam bir albüm. Kayıtsız kalmayın.
http://www.fluid-radio.co.uk/2012/01/willamette-always-in- postscript/
Hiçliğin kuyusundan çıkmak isteyen farkında bir insanın, kuyuyu çıkarken yaşadığı aşamaları ve tekrar tekrar düşüp, çıktığı kuyuyu anlattığı anıları anlatan bir yolculuk...
Saat 04:14. Bir yandan sıcak kahvem diğer taraftan da soğuk ve buzlu, viski kolamı yudumluyordum. Yine içimi sıkan bir şeyler vardı elbette; sakalımla oynuyordum. Bir sigara yaktım. Sakalımdan koparmış olduğum uzun tele baktım. Sigaramdan sağlam bir nefes çektim. Arkada çalan, sakin ve düşündürücü müziğe kulak vermeye başladım bu sefer. Arkama yaslandım, yanı başımda uyuyan kediye bakındım bir süre, uyumasını izledim. Köpek de diğer odada yatıp, uyuyordu. Aslında, herkes, bir yerlerde bir şekilde uyuyorlardı. Sigaramdan bir nefes daha çektim; bu sefer sesli bir şekilde çektiğim dumanı geri üfledim. Yetmedi, sıkı bir daha nefes aldım... Bu sefer, dumanı burnumdan verdimve çıkan dumanı izledim kısa bir süre. Düşünmeye ve paylaşamayacağım acılarıma kaldığım yerden devam ettim; gecenin süregeldiği sessizlikle birlikte.
Bazen, kendimle iç hesaplaşmalara girdiğim olur; zaman zaman bu sorgulardan bir müddet çıkamadığım da olmuştur. Genellikle, yılın ortasına doğru, Mayıs ayı gibi kendimle yüzleşmeye çalışırım. Geçen sene ve yıllara göre şu an neredeyim diye sorular sorarım kendime. İlerleme kaydedip kaydetmediğime, geriledim mi; yoksa ilerledim mi hesaplar yaparım kendimce. Çoğu zaman kendimden nefret ettiğim; hatta affedilmeyecek hatalar yapmış olsam da, kendi hatalarım ve doğrularım olduğu için kabullenmeye çalışırım hepsini. Sonuçta hayatıma yön veren ve bu çizgide ilerlemesini ya da ilerlememesini sağlayan tek varlık benim. Bu doğrultuda, yıllar veya yaş almak gibi korkularım pek olmadı. Tam aksine hoşuma bile gitti. Bazen sadece bu akışı hızlandırmak ve engelleri fazla bekletmeden atlamak gerekebiliyor. Dış dünyanın yaratmış olduğu moralsizlik ve konsantrasyon bozukluğu, hemen hemen herkesin sorunu; elbette, bu bir kaçış için sebep de değil. Geç de olsa öğrenmiş olduğum tek şey ise; zamanın değerli kullanılması ve gereksiz yere harcanmaması olduğudur. Kum saati gibi, her şey bir anda bitebiliyor; artık farkındalık vakti... Kaybedecek bir dakika bile önemli bu hayatta.
Nadja, son yıllarda Aidan Baker'ın solo çalışmalarına ağırlık vermesi yüzünden, eskisi kadar kısa aralıklarla albüm çıkarmıyordu. 2012'nin son aylarına yaklaştığımız şu günlerde Dagdrøm, tam bir sürpriz oldu. Albüm, oldukça sert ve karanlık bir yapıda seyrediyor; shoegaze etkileri de inanılmaz. Noise rock, shoegaze, drone ve doom metalin inanılmaz bir üretkenlikte harmanlanması da diyebilirim bu çalışma için. Ayrıca, albümde The Jesus Lizard davulcusu da yer alıyor. İlk dinleyişte davulları kimin çaldığını merak etmiştim zaten, hislerim beni usta bir ismin olduğu konusunda yanıltmamış anlaşılan. Derin ve farkında ruhlara ilaç gibi gelecek bir deneysel metal çalışması, bandcamp aracılığıyla burada:
Son yıllarda şaha kalkan doom, sludge türlerine güzel bir örnek daha: Serpentine Path. Grup; doom, death ve sludge metalin önemli gruplarında yer almış, eski üyelerin toparlanamasıyla oluşmuş bir topluluk. Eski Unearthly Trance, Electric Wizard ve Ramesses ve tek albümle efsaneye dönüşmüş Winter elemanlarından oluşuyor. Doom death, sludge ve doom türlerini seviyorsanız, kayıtsız kalmayın. Albümün Relapse records etiketli olduğunu da ayrıca belirtmek isterim.
Chaotic hardcore, mathcore grubu Car Bomb geri döndü. Yine inanılmaz gürültülü ve sıra dışı. Relapse records etiketli albümü türün meraklıları kaçırmasın.
10 Ekim 2012'de ülkemizde de konser verecek olan, son yılların en ilgi çeken ve kendine has işler kotaran The Kilimanjaro Darkjazz Ensemble'den bir uyarlama çalışmasını burada paylaşmak istiyorum. Ayrıca, TKDE ile ilgili konser öncesinde kapsamlı bir yazıyı da, yine burada paylaşmayı düşünüyorum.
1979'da kurulmuş ancak ilk albümlerini 1984 yılında yayınlayabilmiş bir topluluk Saint Vitus, Black Sabbath ekolünden gelen grup, geçtiğimiz aylarda tekrar birleşme kararı alıp, tam on yedi yıl sonra yeni bir albüm piyasaya sürdü. Oldukça olumlu tepkiler alan bu çalışmadan sonra, grup son hızla konserlere ve turneye devam ediyor. Son yıllarda popülaritesi artan 'doom' müzik türünün önemli temsilcilerinden biri olan Saint Vitus grubunun 1990 yılında çıkarmış oldukları beşinci albümleri (adı da beş)V'den Patra isimli parçaya, The Kilimanjaro Darkjazz Ensemble öyle güzel bir yorum getirmiş ki, kelimelerle anlatmak oldukça güç. Açıkçası, ben orijinalinden bile daha çok seviyorum. Defalarca dinlesem de, asla sıkılmıyorum. Trombon ve çellonun katkısıyla klasik bir doom parçası nasıl dark / doom jazz müziğe dönüştürülür ve geniş kitlelere sevdirilebilir; sorunun yanıtı, aşağıda.
Bazen niçin ve neden diye sormanın bir anlamı yok; aslında hiçbir şeyin de bir açıklaması yok. Şimdi, hayat mı, yoksa bu video / müzik çalışması mı karışık acaba? Bence, cevabı basit.
Hayat; bazen soğuk bir bira gibidir. Öncesinde bardağı buzlukta soğutursun, beklersin ve içmeye başlarsın; ya sonra, istemediğin o sıcaklığa geri döner hem de sen farkına bile varmadan. Bütün o çaba boşuna gitmiştir. Basit bir bira gibi, hayat da böyle bir şey olsa gerek. Anın tadını çıkarmak en iyisi sanırım.
Bu hafta da, bira ve bahsettiğim şeylere yakın bir albüm paylaştım biletsiz.com'da. Down grubunun dördüncü ve şimdilik son çalışması olan The Purple EP.
Örnek parça burada, yazıya ise linkten ulaşılabilir:
Son yıllarda popülerliğini iyice artıran; deneysel, stoner, space rock topluluğu White Hills'ten deneysel sularda gezinen bir video çalışması. Her zaman olduğu gibi, Thrill Jockey şirketinden çıkan bu çalışma, kayda değer.
Caz ile metali, progresif ile de deneysel müziği birleştiren denenmesi ve dinlenmesi gereken bir topluluk Panzerballet. Son albümlerinde birçok konuk sanatçıyla da çalışmışlar. Daha fazla bilgi için resmi facebook sayfaları: http://www.facebook.com/pages/Panzerballett-Official-FB/177186085648197
90'lı yıllarla birlikte çıkmaza giren klasik hard rcok ve heavy metal, 2000'li yılların başıyla değişen ve gelişen yeni akım gruplar sayesinde bir darbe daha almıştı. Neyse ki, son yıllarda oldukça kendine özgün albümler ve gruplar çıkıyor. Gelenseksel heavy rock müziğin ölmediğini bizlere kanıtlıyorlar.
Bu gruplardan biri de İsveçli Mustasch; adeta heavy rock aleminin son yıllardaki kurtarıcısı oldular. Gerek sert ses yapıları, vokalistlerinin rock müziğe tam uyumlu sesi ve stoner rock ile modern heavy metalin inanılmaz birleşimi ile topluluk, yoluna tam gaz ilerlemeye devam ediyor.
Almanyalı topluluk My Sleeping Karma'nın dördüncü çalışması olan Soma'yı biletsiz.com'da paylaştım. Okumak isteyenler linke tıklayabilirler.
http://biletsiz.com/my-sleeping-karma-soma/
Belirli bir yaştan sonra, insanlar gelişebilir ama değişemezler; yaşam görüşü, farkındalık, zevkler ve bunun gibi özellikler genç yaşlarda belirginleşir bana göre. Yanılıyor da olabilirim; ama tecrübelerim bana yanılmadığımı gösterdi her zaman.
Güçlü ve derin ruhlar, düşüşe geçseler bile, eninde sonunda kendilerindeki gücü hissedip yükselebilirler. Hırs ve inat, dünya üzerindeki en kötü düşünce yapılarındandır. Geçmişten izler taşıyıp, gelecekten intikam planları, insanı yükseltmez. Yükseltse bile, acısı kötü olabilir. Kin ve kompleks duygularından doğan hırs da oldukça tehlikelidir; ilk başlarda bu hırs, kişiyi başarıya götürüyor gibi görünse de, intikamı acı olacaktır.
Öncelikle, içimizdeki 'ben'i tanıyıp, ona iyi davranmamız gerek; sonra da komplekslerimizden kurtulup, yaşamı manevi bir amaç haline getirebilirsek, belki de bu dünya daha yaşanır bir hale gelebilir.
Kaçışlarımız, kayboluşlarımız, kendimizi arayışlarımız sona erebilir. Kim olduğumuzu ve ne istediğimizi bilmek, sanırım en önemlisi de bu olmalı.
Oren Ambarchi, bu yıl içinde birden çok işe imza attı. Sunn O))) ile de birlikte çalışan multi enstrümantalist müzisyen, son çalışmasıyla insanı hipnotize etmek bir yana, inanılmaz bir serüvene doğru sürüklüyor adeta. Tekdüze gibi görünse de, inişli çıkışlı muazzam bir parçadan oluşan otuz dört dakikalık mini albüm, dinleyeni adeta içine hapsediyor.
http://www.discogs.com/Oren-Ambarchi-Sagittarian-Domain/release/3797284
Cello – Judith Hamann
Guitar, Synthesizer [Moog Bass], Drums, Percussion, Voice, Mixed By – Oren Ambarchi
Lacquer Cut By [Vinyl Cut By] – Rashad Becker
Photography By – Shunichiro Okada
Recorded By [Strings], Mixed By – Joe Talia
Recorded By, Mastered By – Lachlan Carrick
Viola, Arranged By [Strings] – James Rushford
Violin – Elizabeth Welsh
Fozzy, son albümüyle beni oldukça şaşırttı doğrusu; ciddi bir prodüksiyon ile karşımıza çıkan grup, başarılı bir albüme imza atmış. Albümden iki örnek parça burada. Ayrıca, albüm ile ilgili daha fazla yorumum biletsiz.com aracılığıyla aşağıdaki linkten okunabilir. http://biletsiz.com/fozzy-sin-and-bones/
Sürekli yerinde sayan insanı da müzisyeni de sevmem aslında. Sanatçı da insan da, sürekli kendini yenilemeli ve geliştirmeli bence.
Tabii, büyük bir plak şirketine bağlı iseniz, bu dediklerim zorlaşabilir; Beherit gibi, yıllarca müziğe ara verip, sonra da keyfinize göre tekrardan müzik yapmaya karar vermediyseniz elbette.
Black metal müzik ile uğraşırken; birden ve aniden dark ambient, noise, drone ambient, deneysel black metale kayan bir grupta yer alıyorsanız ve ticari kaygılarınız yoksa, içinizdekini dışarı dökme konusunda özgür olabilirsiniz Beherit gibi.
Albüm, kesinlikle bir ayin niteliğinde, iddiası olmayan kendi halinde takılan paganların ritüeli gibi görünse de, derine indiğiniz zaman, insanı oldukça etkiliyor; hipnotik yapısı da son derece yüksek bir albüm ayrıca.
İlk parça Demon Advance, biraz aydınlık kalıyor olsa da, ikinci parçayla, ayinin gerçek kısmına geçiyorsunuz. Biraz daha black metal yapısına uygun ve karanlık atmosfer yoğunlukta hissediliyor. Geceleyin tek başınıza dinlememenizde fayda var. Yeraltından çıkma işler ilginizi çekiyorsa, mutlaka deneyin ;)
http://www.facebook.com/beherit
Dark ambient, martial industrial gibi müzik türleri, İskandinav ülkelerinden çıkmakla kalmayıp, o soğuk ve karanlık atmosferi nerede olursanız olun tam anlamıyla dinleyene hissettirir; hatta bire bir canlı tanık olmanızı da sağlar. Dinlemesi zor, genellikle de müziğin ya da düşüncenin derinliğine inmek isteyen ruhlara hitap eder ayrıca.
In Slaughter Natives ise, bu konuda türünün en köklü ve en iyi müzik gruplarından biridir.
http://www.myspace.com/inslaughternativesofficial
Yalancı ve soysuz kahkahalarını atmana rağmen, sonsuza dek kendini kandırmaya çalışsan bile; dipsiz kuyudan, acıdan, gerçekten, kendini bir türlü kurtamıyorsun.
Güce de paraya da sahip olsan, istediklerini teker teker elde etsen de, arayışın hep sürecek. Ne istediğini bilmiyorsun, hep fazlası; ama neyin fazlası?
Bilgeliğe inanmadın, gücünü başka yöne yönelttin; dünyevi zevklerin anlık olduğunu kavrayamadın.
Sana, anı yaşa ve tadını çıkar derken bunu kastetmediler.
Şimdi içinden çıkılmaz bir yola doğru ilerliyorsun; ne yaptığını, öncesinde ve sonrasında neler yaptığını bilemeden.
Unutma ki, YALNIZSIN!
Doom metal topluluğu YOB'de gitarist/vokalist olan Mike Scheidt'in, Thrill Jockey Records'dan çıkardığı psychedelic folk, folk rock, tarzındaki albüme çekmiş olduğu video klip: In Your Light.
Başlangıcı şiddetli bir aşk gibi; ne olacağını ya da ne olamayacağını asla bilemezsin. İnişli çıkışı bir hali vardır oysa ki; belki bir yerde sen de o da, her şeyi bilmenize rağmen, susmayı tercih ediyor da olabilirsiniz.
Bu kaotik ortam hoşunuza gidiyordur. Kurallar yok, hırs yok; gerçek ne ise o; ama bir gün sona yaklaşırsın ve bu senin canını acıtır. O zaman düşünürsün işte, hayatım sekiz buçuk dakika olsaydı ve bu parçayı dinlemek isteseydim, ne düşünürdüm?
19 Temmuz 2012, saat sabahın 03.30'u; buzsuz, sert ve sek bir viski; bolca sigara. Gecenin huzur veren karanlığı; bir yandan işim gereği ve yakında çıkarmayı düşündüğüm kitabım için okuduğum, ayrıca geçtiğimiz gün 86 yaşında kaybettiğimiz İlhan Mimaroğlu'nun ''müzik tarihi'' kitabı ve bu yeni keşfettiğim funeral doom death metal topluluğu, Frailty.
Bildiğim tek bir şey varsa, o da Japonyalı grupların, psychedelic, noise rock konusunda oldukça iyi olduklarıdır. Kanıtı mı? İşte burada: Kawaguchi Masami's New Rock Syndicate - Why? (Another Side of New Rock Syndicate.
http://www.discogs.com/artist/Kawaguchi+Masami's+New+Rock+Syndicate
1987 yılında, şimdi bile icra edilmesi güç bir çalışma; noise, dark ambient, post industrial gibi türleri, zamanının çok ötesinde, sert bir dille ifade eden topluluk, gerçekten övgüyü hak ediyor. Üretkenlik ve karanlık sanatın bu denli, yaratıcı şekilde müziğe aktarılması ise, bence inanılmaz. ''Test Dept.''in The Unacceptable Face of Freedom adlı albümünden favori parçam: Corridor of Cells burada.
Karanlık sizinle olsun.
http://www.discogs.com/Test-Dept-The-Unacceptable-Face-Of-Freedom/release/359226
Dubstep deyince, bu tür sert ve gürültülü işleri seviyorum. Niveau Zero, zaten severek dinlediğim bir isimdi; Matta'yı da bu sayede öğrenmiş oldum. Mini albüm tahmininiz üzere, Adnoiseam şirketinden çıkmış.
Satın almak veya dinlemek isteyenler linke tıklayabilirler.
The Heads, ailecek sevdiğimiz, albümlerini her zaman takip ettiğimiz, psychedelic, stoner rock grubu... Şimdi de, The Heads grubundan Simon Price, Kandodo adıyla, kendi solo albümünü çıkarmış. Bize de dinlemek ve izlemek düşer haliyle.
Kimi kederden, kimi neşeden, kimi eğlenceden, kimi sıkıntıdan, kimi de alışkanlıktan içer ya; bu da öyle bir şey aslında. Depresif takılmak, görünmeyen karanlık denizlerin derinine dalmak isteği, aşırı düşünceli olma halleri, pesimizm, zaman zaman okuma ve alkol anlamında dipsomani.
Şu başlangıcı ve sonu belli; devamı olmayan hayatta, beni en çok etkileyen olaylardan bir tanesi de, vakit kaybıdır. Zamanımızın çoğunu, isteyerek ya da istemeyerek, farkında olarak veya olmayarak, boşuna ve gereksiz yerlere, kişilere harcıyoruz. Spiritüalist; daha doğrusu, spiritüel düşüncenin tamamıyla zıddını gerçekleştiren ve para peşinde koşan, tılsım dağıtan bir takım insanların haricinde, kendini bu tür konulara adamış ve eğitmiş üstatların dediği gibi, 2000 sonrası, Milenyum çağı dedikleri şu yaşadığımız zaman diliminde, benim tecrübe edinebildiğim tek bir gerçek varsa, o da, zamanın eskisi kadar yavaş ilerlememesi ve insanların zaman kavramına yenilikler getirip, bir türlü bu zaman dilimine yetişememesi olmuştur.
Yine, zamanın yetmediği ve boşa geçtiğini düşündüğüm bir gecenin sonunda, ucuz pet şişede, tadı bozuk bir viskiyi tüketiyorum, üstelik ikinci şişeyi açtım, onu da içiyorum. Aslında, zevk aldığım söylenemez; sadece son günlerde sürekli kahve içmekten bıktım.
İnsanlar tatil derdindeyken, ben, hazırlayacağım yazıları ve dinleyeceğim albümleri düşünüyorum sadece. Kimine göre bu hastalıklı bir durum. Kimin, ne düşündüğünün ne önemi var ki; ben memnunsam bir sorun yoktur herhalde.
Zıravayı kesiyorum, 80'lerin bir pop hitini, doom,funeral folk yorumu olarak dinlemek isteyen varsa, buyursun.
Grind, punk, black metal grubu Fukpig ile Kroh, dört parçalık bir split çalışmaya imza atmışlar. Aslına bakılırsa, Kroh da Fukpig de, eski Mistress ve Anaal Nathrakh gruplarının üyelerinden oluşan iki topluluk. Kroh, daha çok ritmik temposu yüksek, geleneksel doom/heavy metal icra ederken, Fukpig, oldukça hızlı, sert grind black/punk metal müzik yapıyor.
Her iki grubu da, metal dinleyicilerinin seveceğini düşünüyorum.
Albümde yer alan parça listesi şöyle:
Fukpig:
01. The Prisoner 02:20
02. Docile Subjects 01:32
Kroh:
03. Lucidius 05:42
04. Retribution 05:28
Split albümde yer alan Kroh grubunun Retribution parçası için hazırlamış oldukları video ise buradan izlenebilir.
http://www.ds.bigcartel.com/product/fukpig-kroh-split-yellow-10
Orta kalabalıkta bir barda tek başınıza oturup, içkinizi yudumluyorsunuz. Mekan; güzel jazz çalan, hoş bir yer.
O an için,istediğiniz hayatınızın kadınını/erkeğini arıyor olmak da değil; yalnızlıktan bunalmak hiç değil. Ne tanıdık birine rastlamak istiyorsunuz, ne de rahatsız edilmek.
İç sesinizi dinleyip, huzura kavuşmak ya da o kalabalıkta hiçbir şey düşünmemek istiyor da olabilirsiniz. Evet, kalabalığın ve insanların arasında olmak isteyip, yalnızlığı seçmek. İnsanlar, müziğe uyum sağlıyor, ritim tutuyor; eşlik edip, kalabalık bir şekilde dans ediyor. Siz ise, yalnızlığın ve çalan grubun keyfini çıkarıp, içkinizi yudumluyorsunuz.
Görenler ilk başta anlamlandıramıyor olabilirler; gizemli geliyor, dikkat de çekiyor olabilirsiniz çevre tarafından. Kimseye derdinizi anlatmak gibi probleminiz de olmadığı gibi, bazılarına soğuk ve ukala görünüyor olduğunuzun da farkında değilsiniz o an için.
O gece yaşanan ilişkiler, kurulan ilk diyaloglar, umurunuzda bile değil. Grubu izliyor ve canlı performans bitince, bir adet Cd'lerini satın alıp, içkinizi dikip, başka bir mekana gitmeye karar veriyorsunuz. Yine tek başınıza...
Sabahleyin, ilk işiniz son içkinizi yudumlamadan; daha doğrusu uyumadan, aldığınız cd'yi dinlemek oluyor. İşte, bu haz anlatılmaz, yaşanır diye içinizden geçiyorsunuz. Müzik eşliğinde, son yudumunuzu içip, huzurla yatağınıza yol alıyorsunuz. Bilmem anlatabildim mi?
Jazz müziğin, yine farklı ve yenilikçi isimlerinden olan Jazzpospolita, Impulse isimli albümüyle, bu sıcak yaz günlerinde ilaç gibi gelecek güzellikte, deneysel bir çalışma. Müzikal açıdan tatmin ederken, aynı zamanda ciddi anlamda düşünmenizi sağlayan, bu başarılı albümü şiddetle tavsiye derim. Derinlikteki gizli huzuru bulmak isteyenler için gelsin o zaman:
Blues, funk, soul müziğin önemli ismi, Dr. John'ın son albümü olan Locked Down'da yer alan Revolution isimli parçanın video klibi:
http://biletsiz.com/dr-john-locked-down/
Güneyli tayfadan yeni bir video. Sakin ama oturaklı, sound açısından da doyurucu bir parçaya klip çekmişler. Albümü henüz dinleyemedim, şimdilik video ile idare etmek gerekiyor. Yakında albümle ilgili bilgiler de burada olacak.
Hangi besinleri tüketeceğimizi, ideal kilomuzu, kaç tane çocuk yapacağımızı, çocuğu nasıl doğurmamız gerektiğini, içki ve sigara kullanıp kullanmamamızı ya da ne sıklıkla tüketmemizi, hangi filmi izlememizi, hangi müziği dinlememizi, hangi konsere gitmemiz gerektiğini söyleyen, nedense hep birileri var. Çok satan kısmından okunmamak üzere kitaplarımızı alıyoruz. Kendimizi düşünmeden ve karar vermeden söylenen her şeye karşı çıkmadan uyuyoruz. Kuralmış gibi hem de...
Sözde; kesin doğruların ve yanlışların dikte edildiği bir dönemde yaşıyoruz. Telefon markamızı bile birileri belirliyor artık. Neyi, nasıl yapmamız gerektiğini, neredeyse ultimatom vererek bizleri köle haline getirmeye çalışan ve bunu çaktırmadan gerçekleştiren bir toplum olmaya başladık galiba...
Cinsel tercihimize, medeni durumumuza bile karışıyor iseler artık; ben daha ne diyebilirim ki?
Steven R. Smith, yukarıda örnek verdiğim insanların pek de dinlemeyeceği, bağımsız yeraltı kültürünün önemli isimlerinden biri... 1995 yılından beri, dur durak bilmeden albümler çıkaran, çeşitli projeler üretmekten çekinmeyen, yaptığı her işte farklılığını belli eden, oldukça üretken, yenilikçi, kendine özgü işlerle anılan usta bir müzisyen.
Gerek Hala Strana, gerekse Ulaan Khol, Thuja, ve Mirza ile sayısız çalışmaya imza atan Steven R. Smith, en son karşımıza Soft Abuse etiketiyle çıkan Ulaan Markhor projesiyle çıktı bundan birkaç hafta önce... Oldukça az bir dinleyici kitlesine hitap etmesine rağmen, yakında bu projenin de oldukça duyulacağından eminim. Hayranları, müzisyenin bu albümüne de kayıtsız kalmayacaktır.
Bildiğini okuyan ve en önemlisi müziğe yenilik katan bu müzisyenin bütün çalışmaları, deneysel müzik dinleyicileri için vazgeçilmez olduğu kesin. Psychedelic folk, blues, drone folk, experimental tarzında ilerleyen albümü önce müzisyenin hayranlarına, sonra da değişik ve özel bir albüm dinlemek isteyen müzisyeni tanımayan, yeni dinleyicilere şiddetle tavsiye edilir. Herkese iyi dinlemeler.
Matthew Shipp: New Concepts in Piano Trio Jazz
-
*CRÍTICAs* O pianista Matthew Shipp acaba de editar um novo imperdível
registro de seu fantástico trio, acompanhado mais uma vez por Michael Bisio
e New...
çarşı
-
konyak notu:
kar maskem kara tepkili, isyanı uyutmuş uzanıyor yüzümde.
müzik beden oynatmaya yarıyor bırakmış silahlarını elinden.
cevap alır mıydınız, hayı...
Situs Slot Online Gacor Resmi dan Terbaik
-
Situs Slot Online Gacor Resmi dan Terbaik – Game slot online pertama kali
muncul tahun 1989 di Kanada dirancang oleh Charles Fey. Belum memakai tema
tert...
Covid 19 ya da Modernite Mitinin İflası
-
Covid 19 bize açıkça bir şey gösterdi ki uygarlık ya da modern toplum
dediğimiz şey içi boş büyük bir abartıdan ibaretmiş. Dünya genelindeki bir
aylık dar ...
Tape Tuesday: Rope Sect – Personae Ingratae
-
As far as we’re concerned, there could not possibly ever be enough
suicidal, post-punk inspired rock ‘n’ roll. Pressed hot and magnetic onto
cassette tape ...
son
-
[image: son]
Blog kavramının ömrü doldu, bu blogun ömrü hayli hayli doldu. Bu zamana
kadar takip eden, bu vesileyle tanıştığım/tanışmadığım herkese teşekkür...
Black Friday Print Sale!
-
We're loading up RealTomatoKetchup with stacks of rare prints and posters!
They go on sale at 10am PST on Friday, November 27th, 2015!
There is only one co...
Uykuda Sevilen Kızlar
-
Uyuyan genç bir kızın saçlarını kokladığınız zaman ciğerleriniz bir bebeğe
gebe kalır ve bazı genç kızlar sadece uyurken sevilir. Bunu biliyorum çünkü
Ka...
v.a. - "[Deep] Into The Abyss"
-
First off, just wanted to let you all know that I'm not dead and I haven't
quite fallen off of (or into) the face of the Earth yet. By now, it's
obvious t...
-
Akşam üzeriydi ve huzursuz bir cumartesiydi. Sigaramı yaktım ve dumanı
izledim. Sessizce zamanın akışına bıraktım kendimi. Sonra bir bira kutusu
buna eşlik...
Klang: First part of Berghain set on 15.05.2013
-
1) Secret track (soon to be released)
2) Master Musicians of Bukkake - Bardo Chikkai (Conspiracy, 2009)
3) Volcano the Bear - She sang a song of Norway / T...
The Sneaky Mister - Joyce (2011)
-
Artist: The Sneaky Mister
Album: Joyce
Year: 2011
Genre: folk, anti-folk
The Sneaky Mister lives in Brooklyn. In a past life, it fronted folktronic
band ...
MOVED. NEW URL. CHANGE YOUR RSS.
-
We've long moved on to another location. However, this site has gotten out
of control, so I've cleaned it up a bit. A few upload requests have been
hono...
Favorites of 2012
-
Tyler + Brandon + Carter + Alisa
25. *Ty Segall Band - Slaughterhouse* (In The Red)
When he's not making an ass of himself dismissing all that isn't rock, ...
Rabbit Junk - Bubble
-
Rabbit Junk'ın *Project Nonagon* toplaması sonrası çıkarttığı single'lar
üzerinden devam ediyor olma sebebim en çok albümleri *ReFrame* ve *This
Life is Wh...
LITHA (21 June 2012)
-
The musick dedicated to this Sabbat is:
*ANTONY AND THE JOHNSONS*
ANTONY AND THE JOHNSONS
Original Issue: 2000 Durtro (DURTRO 050CD)
₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪...
what is love?!
-
it may not be the best choice but we strongly respect their decision when
love is in the way. love comes in all forms and names are always on top of ...
That´s All Folks
-
Three years ago i started this blog as a hobby to share many of my
favourite bands and music able to make me feel and inspire different
things. After meg...
New Weed Temple
-
2012 marks some changes, including probably the biggest change in Weed
Temple since its inception in 2008, that is moving the blog to a new
platform. From...
Marisa Miller
-
Marisa Lee Miller (born August 6, 1978) is an American model best known for
her appearances in the Sports Illustrated Swimsuit Issues and her work for
ling...
Paragraphs - Come Nap with Us
-
Artist:*Paragraphs*
Album: *Come Nap With Us*
Label: Self released
Year: 2010
*Tracklist:*
01. Once I'm a Doctor, I''ll Think of Great Titles
02. ...
WE HAVE MOVED ...!!!!!!
-
THIS BLOG HAS MOVED!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
this will be the last post on this blog..
from now on our blog will be available at
ht...