Finlandiya'lı olmalarına rağmen sözlerinin rusça olması, doom metale yeni bir soluk getirmiş olmaları bile grubu sevmem için yeterli aslında. Grubun üç sene sonra çıkardığı yeni albüm ilk başta biraz değişik gelse de; sonradan alıştığım ve vazgeçemediğim parçalara sahip. Grubun son albümüne çektiği ilk video klip Alleya Stalina..
Coil'in 1986 tarihli Horse Rotorvator isimli ikinci albümlerinden Blood From the Air...
Nasıl anlatsam bilemiyorum; şöyle başlayabilirim aslında. Zaman zaman bana da olan bir gerçeğin farkına varmış oldum. Yalnız kalmaktan ve yalnız olmaktan mutlu bir insanım. Televizyon karşısına isteyerek ya da istemeyerek oturduğum vakit; kafama takılı konuları, sorunları, problemleri, düşünceleri, karşılıklı diyaloğu ve en önemlisi benliğimi kaybettiğimi hissettim.
Küçük veya büyük nüfusa sahip ailelerin, eşlerin, çocukların, yaşlıların 20.yüzyıla damgasını vurmuş bu elektronik cihazdan neden kopamadıklarını anladım. Çünkü bu cihaz, bağımlılık yapıyor; kişinin sorunlarından kaçmasını sağlayıp, problemlerini unutturuyor. Veya; bitmiş gitmiş bir ilişkiyi ayakta tutmayı sağlıyordu çünkü. Fazla uzatmayacağım...
Neden mi; çünkü, konuşmak istemiyoruz, sorunlardan kaçıyoruz ve unutmak istiyoruz. Problemlerimizin ana kaynağını da; facebook'ta sözde arkadaşlarımızın sayfalarını gözetleyerek, kıskanarak, televizyonda saçma dizilere imrenerek; bizlere bunu izleyeceksin, bunu satın alacaksın diyen bir ekrana takılı kaldığımız sürece de ruhumuzu özgür bırakamayacağız sanırım...
Coil, bence hayatları sorunsuz gidiyormuş gibi yapanlara zorla dinletilmesi gereken bir grup. Bazı şeyleri hatırlatan ve sorgulamamızı gerektiren, son derece karanlık ve düşündürücü gruptan iki farklı konser performansı... Saçmaladıysam affola... İyi dinlemeler.
80'lerin synth pop tarzıyla, 2000'li yılların güçlü electronic müziğin güçlü birleşiminden meydana geldiğini düşündüğüm bir topluluk, Ladytron...
10 yılı aşkın bir süredir müzik yapan grup, özellikle son bir kaç yıl içerisinde hak ettiği ilgiyi görebilmiş. Dün elime grubun 10 yılını özetleyen bir best of albümü dinleme fırsatı geçti. Özellikle dikkatimi çeken parçaların başında da Destroy Everything You Tuch geliyor. Video klip de aynı müzikleri gibi ilgi çekici ve başarılı.
Sert ve karanlık müzik seven bir müzik dinleyicisi olarak Ladytron'in müziği çok hoşuma gitti. Destroy Everything You Touch isimi parçayı da iki gündür defalarca ve hiç sıkılmadan dinledim.
80'lerin synth pop müzik atmosferine güçlü electronic sound ile dinleyiciyinin dans etme hissi uyandırırken; garip bir hisle aynı zamanda düşünmesini de sağlayan bir oluşum... Başarılarını önümüzdeki bir kaç yıl içinde daha da arttıracağına inandığım grubu tarz kısıtlaması olmadan tüm müzik dinleyicilerine tavsiye ederim, iyi dinlemeler.
Transitional; doom, drone, post metal, industrial, sludge, experimental gibi sıradışı ve ilginç türlerin birleşiminden oluşan bir topluluk...
İki albümü bulunan grubun ben ''Nothing Real Nothing Absent'' isimli çalışmalarını daha çok beğeniyorum. Drone, dark ambient, post metal, industrial gibi türleri güzelce harmanlayan grup; dub, industrial ve sludge tarzı müziklerden de güç alıyor.
Lastfm'de şimdilik 1500' e yaklaşan bir dinleyici kitlesi bulunuyor. Yine myspace'de de 1500'e yaklaşan arkadaşları mevcut.
2008 tarihli albümlerinden iki örnek parça ve grupla ilgili linkler burada:
Yapmak istediklerimiz ve başaramadıklarımız; toplumun belirlediği düzeyde kazanan ya da kaybeden olmak...
Mutluluğu arama girişimleri, acı tecrübeler, hayata küskünlük... Söndürülüp tekrar yakılan sigaralar, bittikçe doldurulan kadehler, yalnız kalma isteği, güvensizlik, iyi ya da kötü tesadüfler...
İyi tesadüflerden biri de; bence yalnız gecelerde dinlenecek olan bu parça.
Industrial, post industrial, darkwave, gothic, dark, ambient türleri seviyorsanız hoşunuza gidecektir.
Plebeian Grandstand, Fransız post hardcore, screamo, mathcore ve grindcore tarzında müzik yapan bir topluluk. Acı ile nefretin karışımı, öfke dolu; sert ve dinlemesi zor müzik olmasına rağmen, dinleyene çaresizlik, acı, öfke, sinir. nefret gibi hisleri yaşatabilen hissiyatı yüksek bir grup...
Albümü dinlerken süre çabucak ilerliyor, albümün bittiğinin farkına bile varmıyorsunuz. Yukarıda belirttiğim gibi mathcore, post hardcore, grindcore müzik yapan grup; hardcore müziğin son yıllardaki yeni türevlerinden ve örnekleri son zamanlarda oldukça artıyor. Fransız grup, türünün başarılı temsilcilerinden biri.
Bazen ne yaptığınızı bilmez bir halde olabilirsiniz; kendinizi iyi de hissetmiyor olabilirsiniz. O an için gerekli olan bir kaç şeyden biri: suratına yiyeceğiniz ve sizi kendinize getirecek olan buz gibi bir su, diğeri de sıkı bir tokat... Şiddet taraftarı olduğum anlaşılmasın buradan lütfen :)
İşte sağlam bir tokat etkisi bırakacak bir grup bizlerle... En azından ben bu gece bunları hissettim; umarım beğenirsiniz, herkese iyi dinlemeler...
Geleneksel doom metal, psychedelic folk rock, occult rock grubu, ünlü İngiliz şirket Rise Above Records tarafından önümüzdeki günlerde yeni bir albüm piyasaya sürecek; ön hazırlık niyetinde albümden Night Of Augury youtube üzerinden dinlenebilir...
Görece geç keşfettiğim bir grubu paylaşmak istiyorum. Grubumuz Almanya'dan; stoner, garage rock, acid rock ve psychedelic rock müzikle uğraşıyorlar. Her yaştan rock dinleycisinin zamanla alışıp seveceği tarzda müzik yapan bir topluluk...
70'lerin psychedelic rock müzik etkisinin yoğun hissedildiği grubun müziğiyle sizleri baş başa bırakıyorum. Umarım sizler de benim yeni tanıştığım grubu beğenirsiniz :))
Doom, sludge, stoner doom tarzında müzik yapan gruplar son bir kaç yıl içerisinde öyle çoğaldılar ki; takip etmek de oldukça zor olabiliyor. Aynı şey drone, psychedelic, post rock vs. türler için de geçerli...
Müziğin sadece Mtv, vh1 rocks ve grammy ödüllerinden ibaret olmadığını anlayan ve bunun farkında olan bir kitle geliyor; önce bunun farkında olalım. İnternetin de yaygınlaşmasıyla; araştıran, inceleyen ve meraklı bir dinleyici kitlesi oluşmaya başladı.
Klasik rock ya da kalıplaşmış şeylerle yetinmeyen, hep daha fazlasını ve farklısını isteyen; en önemlisi de niteliği olan müzikler arzu eden bir insan topluluğu hiç de azımsanacak kadar az değil...
Yeraltının tohumlarında yetişmiş bir çok grubun değeri şimdilerde anlaşılıyor, müziğe emek vermiş bir çok müzisyenin yeni yeni varılıyor. 2012 kehanetlerine göre; bir çok kahinin dedikleri tutuyor. Ortadoğu karışmış, dünya depremlerden ve doğal felaketlerden geçilmiyor; bir taraftan anlayış ve saygı yükselirken diğer yandan tahammülsüzlük sınırı çoktan aşılmış...
Amerika'da afro-amerikan bir başkan seçilmiş; zihniyetler ve düşünceler son kez tartılıyor sanki... Dengenin sağlanmasına yakın yıkımlar bunlar diye adlandıranlar çoğunlukta...
Bazen, inanmamak da elde olmuyor; acaba gerçekten doğru mu diyor insan içten içe... Tüm bunlar batıl inanç mı; yoksa Mayalar gerçekten bir şeyleri biliyorlar mıydı, bunu zaman gösterecek tabii ki..
İnançlı olmayan bir insan olarak, her tür inanca, insanlara ve inananlar için kutsal olan her şeye sonsuz saygım vardır. Her tür inanca ayrı bir sevgiyle yaklaşmaya çalışırım, aynı şekilde karşı taraftan da benim inancıma ya da inançsızlığıma aynı şekilde yaklaşmasını dilerim.
Değişen ve gelişen müzik akımından konu nerelere geldi :)
Adını sadece rock tarihine değil; müzik tarihine büyük harflerle yazdıracak olan BLACK SABBATH ekolünden gelen bir topluluk bu günkü kısaca bahsedeceğim Demonic Death Judge...
Son yıllarda artan rock türevleri sonrası bazı genç dostlarım solonun bile ne olduğunu bilmiyor olabilirler. Slayer yerine Slipknot ile büyümüş bu genç dostlarım bazı parçalarda çift solonun bile atıldığını bilseler; ya kafaları ütülenecektir veya bu nasıl bir şey yahu diyeceklerdir...
Geleneksel doom metal ile amerikanvari stoner metalin, sludge metal tarzıyla kaynaşması sayesinde oluşan bir topluluktan bashediyorum. Bu saydığım türlerden belli izler grubun müziğinde rahatlıkla hissediliyor. Gitar soloları, grubun kökenine saygısını belli ediyor bence. Artık yeni metal grupları solo atmıyor nedense...
Stoner ve sludge metal kavramları birbirine karıştığı için; şunu da belirtmem gerek, Eyehategod tarzı bir sludge metal sizi beklemiyor; black metal ve sludge metalin o pislik ruhuna uygun bir tarzda bir vokal, stoner, doom, sludge metale uygun gitarlar, aksak ve nereye gideceği tahmin edilmeyen ritimler, müzikteki vurdumduymaz tavırlar ve hissettirdiği serseri duygular vs...
Gecenin bir yarısı elime boktan şarap şişemi alıp, yürümek, yalnız başıma dolaşmak, içmek, biraz sarhoş olmak istedim bir an... Ya da salak bir rock bara gidip zıbarana kadar içmek; bilemiyorum, size ne hissettirecek bu grup???
Korai Öröm, Maceristan'lı deneysel rock grubu... Yaptıkları müzikte birbirinden farklı türe rastlamak mümkün. Genel olarak progressive rock'ın ön planda olduğu grupta; psychedelic, space rock ve krautrock'ın da çoğunlukla hissedildiği aşikar...
Progressive rock derken, kafa ütüleyen bir tarzları olmadığının altını çizerim; 70'lerin o mis gibi kokan rahatlatıcı psychedelic rock ve prog ruhunu yaşatan çok hoş bir müzikleri var. Teknik yapıları müsait ama; onlar daha da farklı olanı deneyip, müzikseverlere değişik tatlar, zevkler vermek istemişler gibi geldi bana... En azından dinlediğim ''2009'' isimli albümlerinde ben bunu hissettim.
Dokuz parçalık albüm; etnik, prog rock, space rock, ambient, psychedelic rock gibi bir çok türe başvurup, kendi orijinal müziğini ortaya koyuyor. Grubun dinlediğim tek albümü 2009, çok şey kaçırdığımın farkındayım, en azından siz henüz dinlemediyseniz; benim gibi çok şey kaçırmış olmayın :)
Değişik türlerden hoşlanan, zevkli dinleyicilere tavsiyemdir ;) Tabii; daha önce dinlemediyseler ? :)
Treponem Pal, Fransız industrial, industrial rock, industrial metal tarzında müzik yapan bir topluluk...
1989'da kendi ismini taşıyan ilk albümleri sonrası 1991'de Aggravation, 1993'te Excess & Overdrive ve sonrasında dört yıl aradan sonra çıkardıkları mükemmel albüm Higher'i piyasaya sürdüler...
1997 yılında çıkarmış oldukları Higher, bence grubun en başarılı albümü... Ses kalitesi, parçaların oturaklığı ve akışkanlığı mükemmel bir uyum içerisinde dinleyiciye sunulmuş...
Tam anlamıyla industrial metal sınıfına dahil edebileceğimiz albüm, bir çok hit parça da barındırıyor. Uzun yıllar geçmesine rağmen sıkılmadan dinlenebilecek bir çalışma...
Genel olarak Killing Joke tarzı post punk industrial tarzı benimseyen grup, Ministry grubuna özgü sertliği de benimsemiş bu albümde... Hatta; Rob Zombie, Scum Of The Earth gibi sert industrial metal gruplarına da Die Krupps'in aynı zamanlardaki çalışmalarıyla birlikte önayak olmuş diyebilirim...
11 yıl arayla çıkardıkları 2008 tarihli Weird Machine ise; tamamen olgunluk çalışması... Fransız ünlü metal müzik firması Listenable Records ile çıkardıkları albüm, karanlık, endüstriyel yapısını daha da sağlamlaştırarak bir albüm kaydetmiş.
Amacım sadece Treponem Pal isimli grubu kısaca tanıtmaktı; ekşisözlükte bir kaç entry görünce bir kaç parça burada paylaşmak ve grup hakkında ufak yorum yapmak istemiştim. Henüz dinlememiş dostlarım varsa mutlaka dinleyin... Zamanla değişik tarzına alışacağınızdan eminim...
Yıllar çabucak geçiyor, zaman hızla ilerliyor; sanki hiç bir şeyi yetiştiremeyeceğimizi düşünüyoruz. İnsanlarda bir panik durumu sözkonusu...
Bundan tam 12 yıl önce bu albüm ilk çıktığında uzun bir süre kaset çalarımdan çıkmamıştı. Hatta; geceleri yatarken de bu kaseti dinlerdim; dandik tape takılırdı zaman zaman ya da A yüzü bittiğinde tak tak tak diye bir ses çıkarırdı. Uyku sersemi ya kapatırdım hepsini veya kasetin diğer tarafını takar dinlemeye ve uyumaya devam ederdim...
Şarap şişem, kaset çalarım, uyumadan içtiğim son sigaram ve küllüğüm, boktan ve sadece uyuduğum yatağım, dertsiz ve tasasız 16 yaşın vermiş olduğu rahatlıkla gecelerimi huzurla geçirirdim...
Peter Steele artık yok; Type O Negative benim ve benden önceki jenerasyon rock dinleyicileri için büyük önem taşır...
Ben gecelerimi ve ilk gençlik bunalımlarımı; tabii ki o zamanki yalnızlığımı onunla ve yapmış olduğu albümlerle giderdim. En sevdiğim albümlerinden iki parçayı burada paylaşmak istiyorum.
Yapmak istediğim şeyler var bu hayatta ve erken ölme korkusu bastı beni nedense...
Geleneksel doom, drone doom, sludge doom gibi doom metal uzantılarına blogda yer vermeye ve kısaca tanıtmaya gayret gösteriyorum... Horse Latitudes, geleneksel doom metal ile drone müziğin birleşiminden oluşuyor. Urfaust'in son albümlerinde duyabileceğiniz etkili vokaller, bass gitarın sonuna kadar hisseddildiği ağır ilerleyen, oldukça etkileyici, teatral özelliği olan bir müzik grubu...
Grubun lastfm'de şimdilik 200'e yakın dinleyicisi bulunuyor. Yakın zamanda doom severler bu grubu keşfedeceklerdir diye düşünüyorum.
Gathering isimli albüm, beş parçadan oluşuyor ve 50 dakikalık bir süreye sahip. Dinlerken uzun parça sürelerine rağmen zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz bile...
Son yıllarda blogların artışı ve çeşitli sitelerden ücretsiz edinilebilen servisler aracılığıyla cd satışları vurgun yemiş olsa da; konser artışları ve dinleyicinin ne istediğini bilmek açısından yararlı olduğunu düşünüyorum. Bir kaset ve cd arşivcisi olarak; eskiden 50 tane kaseti olan insana bile şöyle bir vay be denirdi. Şimdi ise; 500 sanatçının altında müzik dinlemişse lastfm'den, ayıplıyor hale geldik. Eskiden kaseti çevir, cd bitti yeniden başlat derken bir albümü en azından üç beş kez dinleyebiliyorduk. Şimdi zaman hızlı tüketim çağı; dinle bir parça albümden ya da youtube'dan izle, olay bitmiştir.
Artık; bir albüme erişmek oldukça kolay. İstediğinize çabucak ulaşabiliyorsunuz; dediğim gibi hazmetmek açısından bir sorunum var benim bu konuyla bir tek... Albümleri eskisi, gibi uzun uzadıya, dikkatle ve özenle dinlemiyoruz sanki.. Gizli cevherleri de sıkı takipçiler ya da blogcular keşfediyor sıklıkla...
Konunun dışına fazla çıkmayalım biz en iyisi; Horse Latitudes, doom, drone, drone doom, traditional doom metal tarzında müzik yapan, şimdilik az bir dinleyici kitlesine hitap eden; hissiyatı yüksek, doom severlerin kesinlikle hoşuna gidecek bir grup...
Albümden örnek parçalar bandcamp üzerinden dinlenebiliyor. Burada da paylaşacağım zaten... Benim albümden tavsiyem, albümle aynı ismi taşıyan parça; Gathering...
İnançlıların ve ateistlerin agnostisizme, agnostiklerin de inanca bağlanmaya başladığı anlaması güç bir dönemden geçiyoruz bence... Kimse neyin ne olduğunu kavrayamıyor... Bu geçiş sanırım çok zorlu ve sancılı olacak, sonrasında her şey umarım sorunsuz ilerler ve insanoğlu aşması gereken noktaları rahatlıkla aşabilecek duruma gelir diye umud ediyorum...
Folk rock, indie rock, indie müziğin önemli isimlerinden; lastfm'de 1.300.000'e yaklaşan dinleyicisiyle dikkat çeken, hem popüler hem de bir o kadar yeraltında kalmayı başarabilmiş bir isim...
Grubun son albümünden Monkeys Uptown, dinleme amaçlı olarak burada...
Psychedelic rock'tan tutun, folk rock, indie ve classic rock müziğe kadar geniş yelpazede yer alan bu çalışmaya kayıtsız kalmayın..
Son bir kaç yıl içerisinde ülkemizde de hatırı sayılır bir dinleyici kitlesine sahip Barn Owl grubundan bu canlı performansı görünce paylaşmadan edemedim...
2000 sonrası; inanç ve kutsal değerlerin artmasından müzik de aynı doğrultuda etkilendi. Derinliği ve anlamı olan, içselliğe yönelik grup ve gruplar ya da müzisyenler kanımca artışa geçti.
Bu yaşanan 70'li yıllardaki özgür toplum ruhunu da hatırlatıyor sanki; değişik inançların aynı çatı altında birbirini zedelemeden, sorunsuz bir şekilde ve saygı çerçevesi altında gelişimini sağlıyor...
Ülkemiz ve tüm dünyada artan çeşitli nefret ve kendinden olmayana gösterilen saygısızlık ve tahammülsüzlük, müzik ve sanatın özgürlüğü sayesinde geniş kitlelere; en azından duyarlı olan insanlara ulaşabiliyor...
Müziğin bir nevi ritüel görevini üstlendiği bu canlı Barn Owl çalışmasını herkese tavsiye ederim.
Altı dakikalık bu kısa; fakat insanı gevşeten, biraz düşündüren ve de rahatlatan ritüel etkisi bırakan çalışmayı dinlemeye çalışın. Herkese iyi dinlemeler...
Five Star Prison Cell gibi avantgarde öğeler grupların yanısıra; progressive rock ve metal müziğin de etkisiyle müzik yapan gruplar da mathcore olarak kategorize edilebiliyorlar...
Progressive yanı ağır basan mathcore gruplarına örnek olarak The Dillinger Escape Plan bu tanımıma uyabilir. Progressive müziğin dışında deneysel öğeler de barındıran The Dillinger Escape Plan'den farklı olarak; gücünü eski usül metal, death metal, thrash metal ve hardcore gibi hızlı ve sıradışı müzik türlerinden alan Converge, Botch da mathcore müziğin önemli isimlerinden...
Aklıma gelen, mathcore müziğe uyan bir kaç grup ve tanımlama bundan ibaretti.
Bir de; yukarıda kısaca bahsettiğim gruplara ilave olarak, noise, noisecore, grindcore, hardcore müziğin mükemmel karışımından oluşan görece matematiksel müzik grupları da mevcut. Ülkemizde bu türde ne kadar dinleyici var bilemeyeceğim...
Son derece gürültülü, belli bir metal müzik kültüründen gelmeyenlerin, metal müziğin içindeki deneysel ve agresif birleşimi kabul edemeyecek dinleyicilerin kolay kabul edemeyecekleri bir türden bahsediyorum..
Tower Of Rome, grindcore, mathcore, noisecore türlerinde müzik yapan sarsıcı etkiye sahip, dinleyiciyi afallatan bir topluluk... Metal müzikte hıza, kaotik yapıya, sertliğe, ilginç vokallere alışık olmayanlara tavsiye edemeyeceğim...
Dinlerken, ya grubu dinleyip zevkten çıldırma ihtimaliniz var ya da bu ne biçim müzik deyip kapatacak kadar şiddetli bir müziği var çünkü Tower Of Rome'ın...
Örnek parçayla son verip, huzurlarınızdan ayrılıyorum... Şerefe, dayanabilirseniz müzikten zevk almaya çalışın ;)
1989 ve 1993 yılları arasında Type O Negative grubuyla, 1993'ten sonra da Life Of Agony gibi Type O Negative grubuna uzak bir müzik yapan grupta yer almış Sal Abruscato'nin de dahil olduğu müzik projesi...
13 parçadan oluşan albüm genel olarak, geleneksel doom metal ile stoner rock arasında gidip gelen bir yapıda ilerliyor. Geleneksel doom metal etkisinin yanı sıra, Type O Negative tarzına oldukça benzeyen müziğe, ilave olarak da çok fazla hiseddilmese de alternatif rock türünü ekleyebilirim...
Fazla yormadan, dinleyiciyi kasmadan dinleyebileceğiniz; ağır tempoda ilerleyen değişik bir çalışma. Değişik gruplardan izler de bulabilirsiniz. Ben beğendim, bir süre insanı oyalayabilecek bir çalışma olmuş. Yukarıda belirttiğim türlerin dinleyicileri rahatlıkla dinleyebilirler.
Linkler aracılığıyla grubun müziği hakkında fikir sahibi olabilirsiniz; ayrıca youtube üzerinden albümde yer alan son parça olan Die Alone isimli çalışmayı paylaşmak istiyorum. En beğendiğim parçalardan biri...
Değişen ve gelişen dünya, toplum üzerindeki çeşitli baskılar, her gün soyu tükenen bir canlı türü, genç yaşta gerçekleşen ölümler, 2000 sonrası artan otizm vs. , emlak kredileri yüzünden çıkan krizler, genç yaşta haketmedikleri paraları kazanan gençler, terbiyenin ve nezaketin olmadığı yeni bir jenerasyon, bir takım insanlar tarafından gaza getirilip İstanbul'u bilmeden kafasına göre sözde bir çocuğun bir gazeteciyi; koruma istemesine rağmen kolaylıkla öldürebilmesi, internet sayesinde ben dahil herkesin özel bir yayına sahip olması, kişisel düşüncem olarak sinemada kalitenin yerlerde sürünmesi...
Umutsuzluk; daha fazla harcama isteği, alışveriş çılgınlığı, anormal çalışma saatleri, televizyonlar sayesinde fakir insanların inanılmaz hırslanmaları, kıskançlık, daha fazla şeye sahip olma dürtüsü, lükse düşkünlük, düşüncesizlik...
Yaşlanma korkusu, botox, estetik ya da her neyse...
Değişen, el değiştirmek üzere olan güçler ve dengeler... Bilinçsizlik, empati yoksunluğu, dogmatizm, saçma kurallar, etnik ayrımcılık, faşizm, uyku problemleri, çağımızın getirdiği psikolojik davranış bozuklukları, dengesizlik..
Aids ve diğer kan yoluyla bulaşan cinsel hastalıklar, kanser, Nibiru, Marduk, 2012, spiritüel inançlardan faydalanmaya çalışan uyank insanlar...
Kendini bilmez ukalalar, şansı olup da para sahibi olan götü kalkıklar, kaybedenler ve kazananlar...
Yazmaya devam etsem, inanın yer kalmayabilir...
Biz bu geceki grubumuza dönelim en iyisi...
Grubumuzun adı Free Vein; drone, psychedelic, experimental, jazz, ambient gibi türlerle etiketlediğim grubu aslında bir sınıfa sokmak oldukça zor. Biz, gruba deneysel müzik tatlarından biri olarak yaklaşalım ve dinleyelim.
Bandcamp üzerinden bazı albümleri ücretsiz olarak indirilebilen grubun müziği son derece karamsar bana göre...
Karanlık, ümitsiz ve tamamen deneysel olan çalışmalarında emprovizasyon etkisi yüksek, az kişi tarafından dinlenen grupta üç kişi yer alıyor.
Andrew Joron: Theremin, waterphone, Guinness
Brian Lucas: tapes, electronix, bass, voice, synth
David Lynch'in sinema kariyeri hakkında bir şey söylememe gerek yok sanırım, ara sıra müzikle de ilgilenen entelektüel yönetmen; bu son müzik çalışmasında synth ağırlıklı, electro pop müziği denemiş...
Albüm aslen iki parçadan oluşuyor... Good Day Today ve I know, diğer şarkılar bu iki çalışmanın remikslerinden ibaret...
Good Day Today, akışkan ve ritmik bir yapıya sahip; 80'lerin synth pop müziğinin günümüz versiyonu gibi düşünülebilir ...
Parça, basitliğine ve tekdüzeliğine rağmen dinlettirmesini biliyor; en azından akılda kalıcı bir şarkı.
Gelelim bence iki parçadan oluşan bu mini albümdeki en sıkı parçaya...
I know... Amerikalılara özgü, son derece arıza blues country sentezi bir parça. Konusu yollarda geçen, hayatı umursamaz tiplerin, sigaralarını yakarken çalan bir müzik türü gibi bu
çalışma...
Parçaya çekilen video klipte de bol bol sigara görebilirsiniz zaten.
Tema olarak I Know oldukça karanlık ilerliyor. Amerikalı gothic country müzik gruplarından bile daha etkileyici, son derece karanlık, düşündürücü bir parça...
Zor durumda kalmasına rağmen soğukkanlılığından ödün vermeyen karizmatik bir aktörün başrolünde oynadığı, sigara, alkol ve belanın eksik olmadığı karmaşık bir durumu anlatıyor bence...
Kötü yazdığımı; hatta yazamadığımı biliyorum, amacım bir kaç senedir burada yeni albümlerden haber vermek, değişik grupları tanıtmak vs. Bir iddiam yok anlayacağınız...
The Great Kat, thrash, death ve black metalle senfonik, progressive tarzı birleştiren bir topluluk... 80'lerin sonunda ve 90'ların başında adı daha çok duyulan grup, unutulmuş; sıradışı müzik gruplarından biri..
Yıllar önce kayıt kasetten bu albümü oldukça dinlerdim. Diğer albümlerini pek beğendiğim söylenemez; fazlaca hız düşkünü, dinleyiciyi ayrıca kasan; sıradışı bir tarzı zorlayarak yapmaya çalıştığı her halinden belli oluyor. Gene de bu albümü severim; henüz dinlememiş olanlar varsa, en azından bilgileri olsun diye paylaşıyorum.
Bu albümü sevmemin sebedi de şu olabilir: albümde thrash ve eski ve yeni usül hardcore müziğin etkilerini hissetmiş olabilirim. Dinleyince siz de anlayacaksınız. Diğer çalışmaları bu albüme pek benzemiyor, onu da belirtmek istedim. İyi dinlemeler...
Bazı dostlarım bu grubu tanımıyor olabilir; grubumuz İsveç'li, hardcore ve groove metal müzik yapan bir topluluk...
Kadrosunda Transport League ve C-187 gruplarında da vokal yapmış Tony Jelencovich bulunuyor. Sanırım grubun son albümü olan 1997 taihli çalışmada yer almıyor bir tek...
Kadro ile daha fazla bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
İki sene aradan sonra drone, dark, doom jazz efendileri yeni bir albüm piyasaya sürdü...
Önümüzdeki aylarda The Kilimanjaro Darkjazz Ensemble grubunun da yeni albümü raflarda yerini alacak. Zaten, hemen hemen aynı kadronun kotardığı iki farklı proje grubu; asıl grup The Kilimanjaro Darkjazz Ensemble tabii...
2011 tarihli albümleri Anthropomorphic bana göre tamamen doğaçlama bir albüm. Succubus isimli çalışmalarının yanında biraz hafif kalıyor da diyebilirim.
Albüm dört parçadan oluşuyor ve yaklaşık bir saate yakın bir süreye sahip. Parçaların her biri ortalama 15 dakika uzunluğunda...
Rusya, Polonya, Hollanda ve bunun gibi 2010 yılında çıktıkları Avrupa turnesinde gösterdikleri doğaçlama performanslardan oluşan albümde, ne olursa olsun dinlerken boyut atlamanız mümkün.
Uzun parça sürelerine rağmen dinleyiciyi asla sıkmayan, transa sokan, performanslarıyla kendinden geçiren bir çalışma... Succubus kanımca daha karanlık ve değişik bir albümdü, bunu yinelemek isterim.
The Mount Fuji Doomjazz; insanın içindeki karanlık yönü ortaya çıkaran, Avrupa'nın tarihi dokusunu ve geçmiş atmosferini günümüze uyarlayan yenilikçi ve deneysel müzik grubu.
Birbirinden farklı müzik dalları ile ilgilenen elemanlarının fikirleriyle ortaya çıkan bir oluşum. Grupta Jason Kohnen ve Hilary Jeffery'nin ağırlığı olduğunu düşünüyorum nedense...
Jason Kohnen, eski bir doom death metalci; sonradan Bong-Ra ile breakcore gibi değişik türde işlere imza atan müzisyen, eski müzik altyapısı ve karanlık müzik kökeni ile, yeni projesinde kullandığı elektornik müzik yeteneğini gruba entegre edebilmiş... Bass gitarları da çalıyor sanırım. Hilary Jeffery ise bence grubun ana kaynağı çünkü; grubun müziğindeki belirgin enstrüman trombon...
Diğer enstrümanların da katılımı, kadın vokallerin inanılmaz etkisi ve karanlık ses efektleriyle, jazz ve deneysel müziğe değişik bir ses getiren bu üretken grubun albümünü tüm deneysel ve karanlık müzik sever dostlarıma tavsiye ediyorum.
Black Sabbath'tan gelen doom müzik ekolünün, müziğin de evrim geçirmesiyle, 2010'lu yıllarda ulaştığı son noktalardan biri olan The Mount Fuji Doomjazz Corporation ve Anthropomorphic bandcamp üzerinden Son Yudum blog sayfasında...
Matthew Shipp: New Concepts in Piano Trio Jazz
-
*CRÍTICAs* O pianista Matthew Shipp acaba de editar um novo imperdível
registro de seu fantástico trio, acompanhado mais uma vez por Michael Bisio
e New...
çarşı
-
konyak notu:
kar maskem kara tepkili, isyanı uyutmuş uzanıyor yüzümde.
müzik beden oynatmaya yarıyor bırakmış silahlarını elinden.
cevap alır mıydınız, hayı...
Situs Slot Online Gacor Resmi dan Terbaik
-
Situs Slot Online Gacor Resmi dan Terbaik – Game slot online pertama kali
muncul tahun 1989 di Kanada dirancang oleh Charles Fey. Belum memakai tema
tert...
Covid 19 ya da Modernite Mitinin İflası
-
Covid 19 bize açıkça bir şey gösterdi ki uygarlık ya da modern toplum
dediğimiz şey içi boş büyük bir abartıdan ibaretmiş. Dünya genelindeki bir
aylık dar ...
Tape Tuesday: Rope Sect – Personae Ingratae
-
As far as we’re concerned, there could not possibly ever be enough
suicidal, post-punk inspired rock ‘n’ roll. Pressed hot and magnetic onto
cassette tape ...
son
-
[image: son]
Blog kavramının ömrü doldu, bu blogun ömrü hayli hayli doldu. Bu zamana
kadar takip eden, bu vesileyle tanıştığım/tanışmadığım herkese teşekkür...
Black Friday Print Sale!
-
We're loading up RealTomatoKetchup with stacks of rare prints and posters!
They go on sale at 10am PST on Friday, November 27th, 2015!
There is only one co...
Uykuda Sevilen Kızlar
-
Uyuyan genç bir kızın saçlarını kokladığınız zaman ciğerleriniz bir bebeğe
gebe kalır ve bazı genç kızlar sadece uyurken sevilir. Bunu biliyorum çünkü
Ka...
v.a. - "[Deep] Into The Abyss"
-
First off, just wanted to let you all know that I'm not dead and I haven't
quite fallen off of (or into) the face of the Earth yet. By now, it's
obvious t...
-
Akşam üzeriydi ve huzursuz bir cumartesiydi. Sigaramı yaktım ve dumanı
izledim. Sessizce zamanın akışına bıraktım kendimi. Sonra bir bira kutusu
buna eşlik...
Klang: First part of Berghain set on 15.05.2013
-
1) Secret track (soon to be released)
2) Master Musicians of Bukkake - Bardo Chikkai (Conspiracy, 2009)
3) Volcano the Bear - She sang a song of Norway / T...
The Sneaky Mister - Joyce (2011)
-
Artist: The Sneaky Mister
Album: Joyce
Year: 2011
Genre: folk, anti-folk
The Sneaky Mister lives in Brooklyn. In a past life, it fronted folktronic
band ...
MOVED. NEW URL. CHANGE YOUR RSS.
-
We've long moved on to another location. However, this site has gotten out
of control, so I've cleaned it up a bit. A few upload requests have been
hono...
Favorites of 2012
-
Tyler + Brandon + Carter + Alisa
25. *Ty Segall Band - Slaughterhouse* (In The Red)
When he's not making an ass of himself dismissing all that isn't rock, ...
Rabbit Junk - Bubble
-
Rabbit Junk'ın *Project Nonagon* toplaması sonrası çıkarttığı single'lar
üzerinden devam ediyor olma sebebim en çok albümleri *ReFrame* ve *This
Life is Wh...
LITHA (21 June 2012)
-
The musick dedicated to this Sabbat is:
*ANTONY AND THE JOHNSONS*
ANTONY AND THE JOHNSONS
Original Issue: 2000 Durtro (DURTRO 050CD)
₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪...
what is love?!
-
it may not be the best choice but we strongly respect their decision when
love is in the way. love comes in all forms and names are always on top of ...
That´s All Folks
-
Three years ago i started this blog as a hobby to share many of my
favourite bands and music able to make me feel and inspire different
things. After meg...
New Weed Temple
-
2012 marks some changes, including probably the biggest change in Weed
Temple since its inception in 2008, that is moving the blog to a new
platform. From...
Marisa Miller
-
Marisa Lee Miller (born August 6, 1978) is an American model best known for
her appearances in the Sports Illustrated Swimsuit Issues and her work for
ling...
Paragraphs - Come Nap with Us
-
Artist:*Paragraphs*
Album: *Come Nap With Us*
Label: Self released
Year: 2010
*Tracklist:*
01. Once I'm a Doctor, I''ll Think of Great Titles
02. ...
WE HAVE MOVED ...!!!!!!
-
THIS BLOG HAS MOVED!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
this will be the last post on this blog..
from now on our blog will be available at
ht...